YÜKSEL ERCAN
YÜKSEL ERCAN
Son dönemlerde hayatımızın hemen her noktasında karşı karşıya kaldığımız ahlaki erozyon toplumun bütün katmanlarını ister istemez endişeye sevk eder oldu. Günün erken saatlerinden gece yarılarına kadar karşılaştığımız ve bizi...
Önceki akşam işyerinden eve doğru çıkarken telefonumuzdaki 'Gelirken iki ekmek al” mesajını görünce evin yakınındaki fırına yöneldik, Kasada bekleyen arkadaşımıza 5 lira verip iki ekmek istedik, Ekmekleri alıp kapıdan çıkacakken...
Yaklaşık 2.5 yıl önce Ryu Murakami'nin 'Dünyadaki yüz bin şehrin her birinde güneş benzersiz şekilde batıyor, Sadece bunlara şahit olmak için dahi seyahat etmeye değer” ilkesi uyarınca 'görülmesi gereken...
Son dönemlerde herkes birbirine "sınanmış dostluk nasıl olmalı.?" sorularını yöneltiyor, Yalnızlığın herkesi her zamankinden daha fazla sarıp sarmaladığı şu günlerde "sınanmış dostluk" tanımının da daha fazla irdelenmemesi...
Gençlik yıllarımızda, yani bundan yaklaşık 40 yıl önce 'Kalp krizi” nedir bilmezdik. Kalp krizi geçirmek yerine daha çok 'Kalp ağrısı 'çekerdik. Aradan yıllar geçti, '-Bizim yaş grubumuzun bir kısmının saçları...
Bugünlerde herkes özelikle de siyasetçiler söylemlerinin nerede ise tamamında 'Vefa” yada 'Vefalı olmak” ibaresini asla dillerinden düşürmüyorlar, Kendisini 'Vefa” ibaresinin en üzerine koyan ve oradan hiçbir şekilde inmeye...
Etrafımız ateş çemberi, bir taraftan sınırlarımızın hemen yanı başında verdiğimiz mücadele sırasında toprağa düşen şehitlerimizin ateşi hepimizi yakıp kavururken diğer taraftan ekonomik noktada birbiri üzerine aldığımız darbeler...
Belki yaşadığımız zaman itibarı ile belki de hayat tarzı vesilesi ile sinemaya gitme alışkanlığı bizde fazlaca gelişmedi, Belli zamanlarda arkadaşlarımızın ısrarı ile gitmek zorunda kaldığımız sinemalarda fırsatı ganimet bilip uykuya...
Cenaze namazını kılmak için Caminin avlusundayız, Bir dostumuz babasını kaybetmiş, yaşı kaç olursa olsun annesini, babasını kaybedip yetim kalmanın ne demek olduğunu bilen birisi olarak babasını kaybeden dostumuzun acısına ortak olmaya...
Dövizin ve dövize bağlı olarak artan hayat pahalılığı 84 milyon Türk insanının tamamının ortak endişesi olarak zaten aylardır gündemi işgal ediyordu, Böyle bir süreçte -Döviz yükseliyor -Dövize bağlı olarak akaryakıta zam geliyor...
Biz babası tek maaşlı devlet memuru olan yedi çocuklu bir ailenin üyesiyiz, anne çalışmıyor, baba belirttiğimiz gibi bir şekilde Devlet Demir yollarında iş bulmuş yol çavuşu olarak çalışıyor ve aldığı maaş ile dokuz nüfuslu bir aileyi...
Kabul etmek gerekir ki şu sıralar tamda Cahit Sıtkı Tarancı'nın, 'Otuz Beş yaş Şiiri'nde” bahsettiği 'Yalvarmak Yakarmak nafile bugün/Gözünün yaşına bakmadan gider” zamanlarındayız, Bir su gibi hatta...
"Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip...
Çok değil bundan 4-5 yıl önce herhangi bir vatandaşımız bize '-Yüksel Ercan yüzde 50 söylemi sana ne ifade ediyor.?” diye sorsalar cevabımız anında 'Giyim firmalarının yıl sonu indirimi” cevabını verirdik. Ancak ne...
Türkiye bilindiği gibi 1950 yılında yapılan seçim ile çok partili demokratik hayata geçti, aradan geçen 70 yıllık zaman dilimi içerisinde seçmen kendisi ile iyi iletişim kuran partisinin plan ve programını net bir şekilde anlatan tüm partilere...
Bizim tek maaşlı bir babanın ev geçindirmek adına kendisine katkı sunmaya başladığımız dönemler ortaokul yıllarına dayanır, 'Eve giren para biraz daha fazla olsun” amacı ile otobüs muavinliği, ayakkabı boyacılığı olmak...
Bir müddet önce seyahat için gitmek için Sabiha Gökçen Havaalanındayız, uçağın gelmesine yaklaşık 40 dakika olduğu anons edilince 'bari şu koltuğa oturup zamanın geçmesini bekleyelim” diye düşünüyor ve...
2018 yılında Türkiye'nin geçtiği 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin bize verdiği en büyük zararı ne oldu.?” sorusunun en iyi cevabı '84 milyon ülke nüfusunu tam ortadan ikiye ayırdı” olacaktır. Dikkat edin...
Türkiye'nin siyaset yolu ile ne kadar gergin bir durumda olduğunu artık tekrarlamanın anlamı yok, 7 gün 24 saat uygulanan gerginlik politikası dolayısı ile herkes burnundan soluyor. Biz uzun zamandır bu sütunlarda "-Siyaset yapmak adına birbirimizi...
Bizim insanımızın saatler süren ve sonuçsuz olduğu bilinen tartışmaları çok sevdiği öteden beri bilinir, 'Meleklerin dişi yada erkek olup olmadığı” ile ilgili 'Tavuğunmu yumurtadan, yumurtanınmı tavuktan çıktığı ile”...
Bizim bütün gençliğimiz daha doğrusu 14 yaşında kapısından içeriye girdiğimiz Erzincan Ülkü Ocaklarından 2012 yılında yapılan MHP'nin Büyük Kurultayında şimdi İYİ Partinin teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı olan Koray...
03 Kasım 2002 Pazar günü yapılan genel seçimin akşamı sandıklar açıldığında o ana kadar var olan partilerin nerede ise baraj altı kaldığı ve Türkiye'nin iktidar olan AK Parti ile seçim barajını aşan CHP ile baş başa kaldığı...
1988 yılı itibarı ile sürücü belgesi olan, sürekli araç kullanan, emniyet kemerini takmadan aracı hareket ettirmeyen, aracın içerisinde emniyet kemeri takmayanları 'hemen kemer takın” diye uyaran, araç kullanırken cep telefonu ile...
Bir yada birkaç kez yurt dışına çıkan ancak beklediği samimiyeti o memleketlerde bulamayan kim varsa yurda geri döner dönmez 'Türkiye gerçekten Cennet gibi, Ancak bu cennet ülkenin kıymetini bilen yok” diye anlatır, durur, Olup biteni...