Birinci ve ikinci dünya savaşlarında milyonlarca insan hayatını kaybetti.
Son dönemlerde Sovyetlerin parçalanması ile ortaya çıkan çatışmaları gördük.
Mareşal Tito’nun demir yumruk ile yönettiği Yugoslavya’dan ortaya önce altı sonra dokuz devlet çıktı.
Türkiye 1983 yılından itibaren Türkiye hiç durmaksızın PKK terör örgütü ve örgütün dışarıdaki uzantıları ile mücadele ediyor.
Arap baharı ile başlayan parçalanma sürecinde Ortadoğu’da çok sayıda ülkenin devlet başkanı ve yönetimleri değişti.
Irak parçalandı.
Arkasından Suriye.
Son dönemlerde İsrail ile İran arasında başlayan ve ABD’nin de savaşa dahil olması ile başlayan savaş hemen yanı başımızda cereyan ediyor.
Emperyalist ülkeler kendi sınırları içerisindeki vatandaşlarının daha rahat bir hayat sürmesi adına kendilerine çok ama çok uzak ülkeleri yakıp yıkıyorlar.
Dünyanın başka yerlerinde de şüphesiz savaşlar yada çatışmalar var.
Ancak bizimde sınırları içerisinde yaşadığımız bu coğrafyada bilindiği gibi bir türlü kan ve gözyaşı durmuyor.
Bu gidişle de duracak gibi değil.
Bu kadar olumsuzluk içerisinde zaman zaman aklımıza “acaba Türkiye dünyanın başka bir coğrafyasında olsaydı bu kadar sorun ile karşı karşıya kalırmıydı?” sorusu geliyor.
Bilindiği gibi İsrail ile savaşan İran, Iğdır, ağrı ve Van illerimiz ile sınır.
Parçalanan Suriye, Şanlıurfa ilimizin hemen yanı başında.
Hatay ilimizin durumunu hepimiz biliyoruz.
Doğu Anadolu’da Ermenistan ile olan tartışma asla bitmeyecek gibi.
İşte böyle bir coğrafyada varlığımızı devam ettirmenin mücadelesini veriyoruz.
Geçtiğimiz hafta sonunu Tunceli ve Elazığ illerimizde geçirdik.
Bilindiği gibi Tunceli bir dönem terör hareketlerinin en fazla olduğu bölgeler arasındaydı.
Tunceli’nin yedi ilçesinden beş tanesini dolaştık.
Orada güvenlik güçlerimizin PKK terör örgütüne karşı verdikleri mücadelenin oluştuğu bölgeleri tek tek inceleme imkanımız oldu.
Delik deşik edilmiş karakollar.
Uzun namlulu silahlar ile saldırıya uğrayan Kalekollar.
Doğrusu gördüklerimiz karşısında yüreğimiz bir daha yandı.
Gözyaşlarımızı tutamadığımız anlar oldu.
Türkiye’nin terör mücadelesi sırasında kaybettiği canlar.
Harcadığı milyarlarca dolar.
Bir o kadarda kayıp zaman.
Terör örgütü ile yapılan mücadelenin sonuna gelinmişken şimdi hemen yanı başımızda yada biraz uzağımızdaki ülkeler arasında başlayan ve bizi de ister istemez etkileyecek olan savaşlar ile karşı karşıyayız.
“Coğrafya kaderdir” şeklinde bir ifade var.
Cumhuriyetin kurulmasından itibaren karşı karşıya kaldığımız saldırılara bakıldığında gerçekten coğrafyanın kader olduğu noktasında birleşmiş oluyoruz.
Başka bir coğrafyada yaşamış olsaydık başımıza gelen bu felaketlerden uzak duracaktık.
Ancak bu durum artık mümkün değil.
Dolayısı ile bize bırakılan bu toprakları yurt edinmek adına şimdiye kadar olduğu bibi bundan sonrada mücadele etmekten başka bir çözüm yolu yok.
Hem de ölümüne..