Bazı meslek gruplarının belirli bir plan programı, yasal bir zorunluluğu veya açık bir talimatnamesi olmadığı; var ise de yeterince uygulanmadığı için, İnsan sağlığını olumsuz etkileyen değişik iki konu hakkında tespitimi sunarken, öncelikle işini düzgün yapanları tenzih ederim.

Hepimiz evlatlarımızın düğün derneklerini en iyi şekilde yapmak ve mutlu günlerini görmek isteriz; her insanın da en doğal hakkıdır.

Ancak bu durumu istismar eden bazı kapalı mekan düğün salonlarında, coşkuyu arttırmak adına, müzik aletlerinin ses volümünü çılgınca açarak akıl almaz bir abartıyla mekan duvarlarını zorlayan ses eşiğini aşan avazın insan sağlığını nasıl olumsuz etkilediğini, salondaki insanların yüz ifadelerinden de anlayabiliyoruz.

Salonda bu yüksek gürültüye maruz kalan bebek, çocuk, genç yaşlı her yaştan insan görmek mümkün.

Bu duruma müdahale edemeyen kendinden emin bir sistem teranesinin insanları rehin aldığını görebiliyoruz.

Şunu da belirteyim ki düğüne derneğe, cemiyete, müziğe dil uzatma veya karşı olma gibi bir anlam çıkmasın, sadece doğru yapıldığı sanılan yanlışlara bir vurgudur benimkisi...

Sorun yaşanan diğer bir sektör ise, şehirler arası yolcu otobüslerinde seyahat sırasında yazın dondurucu araç klimalarının pek dikkate alınmayışıdır.

İşim gereği sık sık yaptığım yolculukta yazın klimaları açıp, sanki kapatmaya da yolcular görevliymiş gibi unutup yolcunun üzerine kar yağıncaya kadar devam etmesine seyirci kalan bazı otobüs şoförlerine şahit oluyoruz.

Vatandaşın boyun tutulması ve üşütmelerle sağlığını tehdit eden bu durumlara karşı da bir sorumluluk taşınmalıdır.

Firmaların, göstermelik sefer denetçileri de yeterli olmuyor...

Bu gibi konular, sadece etki tepki yöntemi ile düzeltilmeye bırakılmamalı; müesseselerin disipline edici, eğitici, sorumluluk taşıyıcı gibi bağlayıcılığı da olmalı, sadece kazanılacak parayı değil, kaybedilen toplum sağlığı da düşünülmelidir...