TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) tarafından çağrı açılan
"1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı” kapsamında
2025 yılı 1. döneminde Araştırma Destek Programları Başkanlığı'na (ARDEB)
önerilen projelerin bilimsel değerlendirme süreci tamamlanarak sonuçlar açıklandı.
Gebze Teknik Üniversitesi'nden (GTÜ) 12 akademisyenin projeleri destek almaya hak
kazandı.
1001- Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında
bilimsel olarak destek alan akademisyenler ve araştırma projeleri şöyle:
GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan
ALTUNDAŞ, “N-Heterosiklik Triazolopiridazin ve Triazolopiridin Halkalarının Seçimli
Fonksiyonlandırılması” projesi ile destek aldı.
Projede: Biyolojik olarak önemli bileşiklerin ve yeni malzemelerin hazırlanmalarında
heterosiklik bileşikler önemli yer tutmakta ve çıkış bileşikleri olarak
kullanılmaktadırlar. Bu yüzden heteroarenlerin basit ve hızlı bir şekilde
fonksiyonelledirilmeleri organik kimyacıların ilgi alanlarını oluşturmaktadır. Genel
olarak bir organik bileşiğin sentezinde veya onun türevlendirilmesinde fonksiyonel
gruplardan faydalanılmaktadır.
Proje, basit heteroarenlerden yola çıkılarak, klasik çok basamaklı sentez stratejileriyle
elde edilmesi mümkün olmayan çıkış bileşiklerine kıyasla daha kompleks
heteroarenlerin sentezi için yeni yöntemler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Seçilen
heteroarenler, peş peşe ve regioselektif olarak fonksiyonlandırılarak, ilaç etken
maddesi sentezleri ve ilaç keşfi çalışmalarında kullanılabilecek önemli ara bileşiklere
dönüştürülecektir."
GTÜ Mühendislik Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Ulaşım
Teknolojileri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Arif Çağdaş AYDINOĞLU, “Dijital İkiz Örnek
Coğrafi Veri Altyapısında Yapay Zeka Teknikleri Kullanılarak Akıllı Şehir
Uygulamalarının Geliştirilmesi: Ulaşım İçin Toplu Taşıma Talep Tahmini ve Dirençlilik
Örneği” projesi ile destek aldı.
Projede; geliştirilecek “Ulaşım için Dijital İkiz Veri Modeli”, kent içi hareketliliğe yönelik
yenilikçi ve bütüncül bir çözüm sunmayı hedeflemektedir. Model, ulaşım altyapısının
detaylı 3B temsili, ulaşım ağlarının fonksiyonel ve topolojik entegrasyonu ile mikro-
hareketlilik ve toplu taşıma verilerinin birlikte değerlendirilmesini içermektedir. Ayrıca,
kentsel dirençlilik, otonom araçlar için gerekli yol envanterlerinin temini ve yol kenarı
sensörleri ile diğer akıllı sistemlerden gelen verilerle birlikte çalışabilirlik gibi özgün
unsurları da bünyesinde barındırmaktadır. Uygulama alanında veri teminine dayalı
olarak örnek bir dijital ikiz veri altyapısı oluşturulacak ve büyük ölçekli coğrafi verilerin
akıllı şehir uygulamalarında nasıl kullanılabileceğine dair özgün bir metodoloji
geliştirilecektir.
Veri modelinin uygulanabilirliğini değerlendirmek amacıyla iki örnek senaryo ele
alınacaktır. İlk uygulama olan “Toplu Taşıma Talep Tahmini”, makine öğrenmesi ve
derin öğrenme tekniklerinden yararlanılarak geliştirilecek, talep odaklı ulaşım
planlamasına yönelik akıllı çözümler sunacaktır. İkinci uygulama olan “Ulaşımda
Kentsel Dirençlilik” kapsamında ise sel kaynaklı afetler altında ulaşım sistemlerinin
kırılganlığı analiz edilecek, farklı senaryolar üzerinden sistem performansı
simülasyonlarla değerlendirilecektir. Proje kapsamında geliştirilecek GeoAI araç
paketi, açık kaynaklı bir ortamda çalışarak verilerin ön işlenmesini ve tahmin
modellerinin otomatikleştirilmesini mümkün kılacaktır. Ayrıca, tüm veri setlerinin ve
model çıktılarının erişilebilir hale getirileceği web tabanlı bir veri yönetim platformu ile
sanal tahmin arayüzü geliştirilecektir. Bu özgün prototip platform, ulaşım tahmin
modellerinin saha uygulamalarında doğrudan kullanımına imkan tanıyacak
niteliktedir.
Projenin yürütülmesinde; Gebze Teknik Üniversitesi Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü,
Harita Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümleri ile İstanbul Teknik
Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Abdullah Gül Üniversitesi'nden haritacılık,
şehir planlama ve bilişim disiplinlerinden uzman akademisyenler görev alacaktır. Bu
çok disiplinli iş birliği sayesinde, proje çıktılarının hem akademik hem de pratik
karşılığı yüksek olacaktır.
GTÜ Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra BİLGİN
ŞİMŞEK, “MXene/Polioksometalat Esaslı Katalizörlerin Fotokatalitik, Plazma ve
Plazma/Fotokatalitik Sistemlerde Hidrojen Üretim Performanslarının Karşılaştırılması,
Deneysel Optimizasyon ve Plazmanın Katalizör Yapısına Etkisinin İncelenmesi”
projesi ile destek aldı.
Projede: Plazma destekli hidrojen üretimi, temiz enerji alanında devrim niteliğinde bir
yöntem olarak öne çıkmaktadır. Bu TÜBİTAK projesinde, suyun hidrojen ve oksijene
ayrıştırılmasında atmosferik basınç sıvı faz plazma teknolojisi kullanılarak geleneksel
yöntemlere göre daha düşük sıcaklıkta, daha yüksek enerji verimliliğiyle çalışılması
hedeflenmektedir. Proje kapsamında, ilk kez MXene/Polioksometalat (POM) esaslı
katalizörler, hem tekli plazma sisteminde hem de plazma-fotokatalitik hibrit
sistemlerde test edilecektir. Plazma tarafından üretilen yüksek enerjili türlerin,
katalizörlerle sinerji içinde çalışarak hidrojen üretimini nasıl artırdığı detaylı olarak
araştırılacaktır. Ayrıca farklı reaktanların (metanol, etanol, amonyak) etkisi ile üretim
performansının nasıl değiştiği ortaya konacaktır. Bu çalışma, plazma teknolojisinin
MXene tabanlı katalizörlerle etkileşimini literatürde ilk kez kapsamlı olarak ele alacak
ve hidrojen üretimi için çevreci, sürdürülebilir ve yüksek verimli bir çözüm sunacaktır.
Elde edilecek bulgular, hidrojen ekonomisine yönelik ileri teknoloji uygulamalarına
yön verecektir.
GTÜ Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunahan
ÇAKIR “Alzheimer hastalığı RNA dizileme verisinden uç birleştirme bozukluklarının
kişiye özel tahmini ve bu bilginin RNA dizilemenin sunduğu diğer bilgi katmanlarıyla
birleştirilmesiyle hastalık alt-tipi belirlenmesi” projesi ile destek aldı.
Projede: Alzheimer hastalığında rol oynayan genetik mekanizmaların biri de
genlerden kodlanan RNA moleküllerinin yanlış kesilmesi sonucu ortaya çıkan uç
birleştirme (Splicing) bozukluklarıdır. Bu durum, ilgili proteinlerin işlevlerini
kaybetmesine yol açmaktadır. Literatürde yaygın olarak genlerin ekspresyon
düzeylerini belirlemek için kullanılan RNA dizileme (RNA-Seq) verileri, aslında bu tür
uç birleştirme bozukluklarını tespit etmeye de olanak sağlamaktadır. Ancak,
literatürdeki tüm uygulamalar, Alzheimer hastalarını bir grup olarak ele alarak grubun
genelinde uç birleştirme bozukluğu taşıyan genleri belirlemeye odaklanmıştır.
Hastaya özel bir yaklaşım gerçekleştirilmemiştir.
Bu projenin birinci amacı, hasta RNA dizileme verilerinden ilk kez kişiye özel olarak
uç birleştirme bozukluğu olan genleri belirlemektir. Bu amaçla, literatürde yaygın
şekilde kullanılan ve 700 kadar hasta içeren Alzheimer RNA-Seq verisetleri
kullanılacaktır. Bu durum, hastalar arasındaki moleküler mekanizma farklarının
aydınlatılmasına ve Alzheimer hastalığının heterojen yapısının anlaşılmasına katkı
sağlayacaktır. Hastaya özel uç birleştirme bozukluğu bilgileri, yine hastaya özel bir
şekilde aynı verisetlerinden proje yürütücüsünün daha önce desteklenen TÜBİTAK
1001 projesi kapsamında elde edilmiş anormal ekspresyon gösteren genler listesi ve
genomik varyant bilgileri ile birleştirilecektir. Sonrasında, bu bilgiler hücrede aktif
moleküler etkileşim ağlarına haritalanarak tek bir RNA dizileme verisinden üç farklı
bilgi katmanının çıkarılmasının ve bu bilgilerin birlikte kullanılmasının faydası
gösterilmiş olacaktır.
Projenin ikinci amacı, her hastaya özel RNA dizileme verilerinden elde edilen bu
bilgiler kullanılarak Alzheimer hastalığı için farklı hastalık alt tiplerinin derin öğrenme
yaklaşımıyla tanımlanmasıdır. Heterojen yapıya sahip Alzheimer hastalığı için
hastalığın alt tiplerinin belirlenmesi, hastalığın daha iyi anlaşılmasına ve alt tiplere
özel tedavi geliştirme çalışmalarına destek olma potansiyeli taşımaktadır.
GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ferruh ÖZCAN, “Hipotalamik SIK2'nin Enerji Dengesi ve Obezitedeki Rolü:
Potansiyel Bir Terapötik Hedef” projesi ile destek aldı.
Projede: Enerji homeostazı, metabolik süreçlerin düzenlenmesinde kritik bir rol oynar.
Hipotalamik arkuat çekirdekte yer alan birbirine zıt karakterde Pro-opiomelanokortin
(POMC) ve Agouti-related peptit (AgRP)-ifade eden nöronlar enerji alımı ve
harcamasını dengelemek için periferik ve MSS kaynaklı hormonal ve nöral sinyalleri
entegre ederek PVN de yer alan karar verici nöronları harekete geçirirler. POMC
nöronları, bu sistemin önemli bileşenlerinden biri olup, özellikle anoreksijenik
sinyallerin iletilmesinde görev alır. Son yıllarda yapılan araştırmalar bu nöronlarda
yüksek enerjili besin tüketimine bağlı olarak gelişen inflamasyon nedenli insülin ve
leptin dirençleri ve ilişkili fonksiyonel bozuklukların obezitenin nöronal
etiyopatogenezinde kritik rol oynadığını göstermektedir. Bu bağlamda, AMPK benzeri
kinaz ailesine ait Tuz ile İndüklenebilir Kinaz 2’nin (SIK2) beslenme ve enerji
dengesinden sorumlu nöronlar üzerindeki etkilerinin organizma düzeyinde
belirlenmesi, enerji dengesi, iştah ve metabolizmayı düzenleyen nörobiyolojik
mekanizmalar hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlayacaktır. Bu çalışma
sonucu anti obezite etkili farmakolojik ilaç hedeflerinin belirlenmesi, yüksek ticari
potansiyele sahip ilaçların geliştirilmesinin önünü açabilecektir. Obezitenin
önlenemez artışı, günümüzde küresel anti-obezite ilaç pazarını yaklaşık 15-20 milyar
dolar düzeyine çıkarmıştır. Eğe böyle devam ederse ülke ekonomileri ve insan sağlığı
açısından obezite pandemisi insanlığın aldığı en büyük risk ve tehlike olmaya devam
edecektir.
GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus ZORLU,
“İlaç Etken Madde Giderimi için Görünür Işık ile Aktive Edilebilen BODIPY ile
Duyarlaştırılmış Metal-Organik Kafes Yapılarına (MOF) Dayalı Yarı İletken
Fotokatalizörlerin Geliştirilmesi”projesi ile destek aldı.
Projede: Günümüzde sağlık sorunlarının artmasıyla birlikte antibiyotikler,
antidepresanlar ve anti-enflamatuvar ilaçlar gibi farmasötik maddelerin yaygın
kullanımı, bu maddelerin sucul ortamlarda birikimine ve çevreye salınımına yol
açmaktadır. Atık su arıtma tesislerinde yeterince giderilemeyen bu maddeler, doğal
su kaynaklarına karışarak antibiyotik dirençli bakterilerin gelişimine neden olurken,
antidepresanlar ve anti-enflamatuvarlar sucul canlıların hormonal vefizyolojik
dengelerini bozarak ekosistem dengesini zedelemektedir. Bu ilaç kalıntılarının etkili
bir şekilde giderilmesi, ekosistem sağlığını koruma ve insan sağlığı üzerindeki uzun
vadeli olumsuz etkileri azaltma açısından kritik bir önem taşımaktadır. Proje, BODIPY
ile duyarlaştırılmış MOF tabanlı yarı iletken fotokatalizörlerin ¹O₂ üretimine dayalı
özgün bir çözüm önerisi sunmaktadır. BODIPY-tabanlı MOF’ların ¹O₂ üretme
kapasitesinin çevresel uygulamalarda sistematik olarak ilk kez kullanılacak olması,
zor giderilen farmasötik kalıntıların etkili bir şekilde bertaraf edilmesini sağlayarak
literatüre önemli bir katkı sağlayacaktır. Projede doktora sonrası araştırmacı olarak
Dr.Elif Özcan, Prof.Dr. Cengiz Yatmaz ve Altınbaş Üniv. Eczacılık bölümünden
Öğr.Gör. Dr. Aysun Bulut ve 2 yüksek lisans öğrencisi görev alacaktır.
GTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hadi
KHANBABAZADEH, “Fay-boru hattı kesişmesi nedeniyle oluşan sismik hasarların
azaltılması için yeni yöntem” projesi ile destek aldı.
Projede: Depremin tetiklediği ikincil etkilerden doğan kalıcı deformasyonların can
damarı sistemleri olarak bilinen enerji hatlarında büyük hasarlara yol açtığı birçok
depremde gözlemlenmiştir. Özellikle fay ile boru hattının daha dik açılarla kesiştiği
durumlarda, borudaki şekil-değiştirmelerin fay ile kesişme noktasına yakın bölgede
yoğunlaşması sonucu yerel burkulmanın diğer göçme modlarından önce gerçekleştiği
görülmektedir. Bu da, boru hattının kesit ovalleşmesi ve çekme şekil-değiştirmesi
sınırlarına ulaşmadan daha düşük fay hareketinde hasar durumuna ulaşması
anlamına gelmektedir. Bu projede, fay-boru hattı kesişmesi nedeniyle meydana gelen
sismik hasarların azaltılması için yeni, etkili, ucuz ve uygulanabilir bir tasarım
yönteminin sunulması planlanmaktadır.Uygulanacak yöntemin patent başvurusu
yapılmış olup uluslararası tamamen olumlu araştırma raporu (PCT No:
PCT/TR2023/051119) alınmışıtır. Bu projenin sonucunda, doğalgaz ve petrol
ulaştırmasında kullanılan sürekli çelik boru hatlarının yanal atılımlı fay ile kesişmeye
karşı %100 etkili şeklide korunması amaçlanmaktadır.
GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. F. İnci ÖZDEMİR, "Akut lenfoblastik lösemi tedavisi için in-silico analiz ve
PEG-kapsülleme yaklaşımlarıyla Geobacillus kaustophilus L-asparajinazın
geliştirilmesi " projesi ile destek aldı.
Projede: L-asparajinazlar gıda uygulamalarının yanı sıra sağlık sektöründe de önemli
bir yere sahip olan enzimlerdir. Ülkemizde üretilmeyen ve yurt dışından yüksek
maliyetle temin edilen bu enzim, mevcut formunda düşük farmakokinetik özellik ve
yüksek immünojenite nedeniyle sınırlı terapötik kullanım göstermektedir. GTÜ Kimya
Bölümü’nden Prof. Dr. Melike FIRLAK, Iğdır Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi
Ahmet TÜLEK ve Dr. Burak SERVİLİ’nin katkılarıyla gerçekleştirileçek olan projede,
yüksek stabiliteye sahip termofilik Geobacillus kaustophilus L-asparajinazın
(GkASNaz), spesifik mutasyonlarla, fizyolojik koşullarda (37 °C, pH 7.4) etkinliğinin
artırılması, ardından PEGile ve enkapsüle-PEGile edilmesi hedeflenmiştir. Bu
çalışmalar sonucunda, daha düşük maliyetli ve yerli üretim bir L-asparajinaz
geliştirilmesi yanında sağlık alanında kullanımına yönelik önemli bir adım atılması
beklenmektedir
GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Kimya Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Tuğçe N. GEVREK
CİVAN, " Filtre Kağıdından Aşı Polimerizasyonu ile Lektin Yakalama ve Bırakma
Platformlarının Hazırlanması " projesi ile destek aldı.
Projede glikoproteinlerin yakalanabileceği ve sonrasında dışardan etki ile yüzeyden
ayrılabileceği modifiye filtre kağıtları hazırlanacaktır. Bunun için, polimer başlatıcı
bağlanmış filtre kağıtlarından yan dallarında boronik asit grupları içeren hidrofilik
polimerlerin büyütülmesi çalışılacaktır. Dipolar özellikli ya da poli(etilen glikol) grubu
içeren monomer kullanılarak kâğıt yüzeylere istenmeyen biyo-bağlanmayı engelleme
özelliği verilecek; boronik asit grupları içeren monomer kullanılmasıyla da sadece
hedeflenen biyomoleküllerin yüzeylere sabitlenmesi sağlanacaktır. Reaktif ve
hidrofilik monomerlerin oranlarının değiştirilmesiyle farklı oranlarda reaktif grup içeren
modifiye filtre kağıtları hazırlanacak, sabitlenen glikoprotein miktarının yüzeyde
mevcut bulunan reaktif grup miktarı ile kontrol edilebilirliği araştırılacaktır. Böylece
düşük maliyetli ve ileri analize izin verebilecek biyo-algılama platformları elde edilmiş
olacak ve uzun vadede ürüne dönüşme potansiyeli araştırılacaktır. Projede, Boğaziçi
Üniversitesi Hedefli Tedavi Teknolojileri Merkezi’nden Prof. Dr. Amitav Sanyal
danışman olarak yer almaktadır.
GTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Anıl
DİNDAR, "Deprem Afetine Karşı Kentsel Bölgelerin İzlenme ve Risk
Değerlendirilmesi" projesi ile destek aldı.
Proje: Kocaeli ve Yalova üniversiteleri ile İtalya'dan National Institute of
Oceanography and Applied Geophysics - OGS ve Trieste Üniversitesi iş birliğiyle
gerçekleştirilecek 36 aylık bir uygulamalı araştırma projesidir. Proje kapsamında,
deprem tehlikesi altında bulunan bir kentsel bölgedeki yapıların dinamik
karakteristikleri belirlenip, ardından izleme sistemlerinden sağlanacak veriler ışığında
bölgenin oluşturulacak sayısal ikiz modeli üzerinde sürekli titreşim ve risk
çözümlemeleri yapılacaktır. Projenin başarıyla tamamlanması halinde elde edilecek
çıktıların dünya ölçeğinden yaygın etkisinin yüksek olacaktır.
GTÜ Savunma Teknolojileri Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet GÜNEŞ, “Hidrodinamik
katsayı ve parametrelerin deneysel kestirimi ile ONR Tumblehome gemisine uygun
manevra matematik modelinin geliştirilmesi” projesi ile destek aldı.
Projede: ONR Tumblehome savaş gemisinin kinematik modelinin çıkarılması
hedeflenmektedir. Bu doğrultuda, sensör füzyonu ve Bayesçi parametre kestirim
yöntemleri kullanılarak hidrodinamik katsayılar ve pervane parametreleri, hem
simülasyonlar hem de inşa edilen model gemi üzerinde yapılan testlerle
belirlenecektir. Ayrıca, veri seçimi için statik ortamlara uygun pekiştirmeli öğrenme
yaklaşımları, optimum verilerin toplanmasını sağlayacak otonom manevraların
belirlenmesi için ise derin pekiştirmeli öğrenmeye dayalı özgün yapay zeka modelleri
proje kapsamında geliştirilecektir.
GTÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uçak Mühendisliği Dr. Öğr. Üyesi Seyed
Yaser NABAVI CHASHMI, “Motor Arızası Senaryosunda VTOL İHA'ların Yapay Zeka
Tabanlı Otomatik İniş Sistemi” projesi ile destek aldı.
Projede: İnsansız Hava Araçlarının (İHA) stabilitesi ve kontrolü, herhangi bir kontrol
sistemi arızası felaketle sonuçlanabileceğinden, kentsel alanlarda çalışmaları için
kritik öneme sahiptir. İHA'ların sadece normal uçuş senaryolarında değil, aynı
zamanda motor arızaları veya sensör veri kaybı gibi acil durumlarda da çalışabilecek
şekilde tasarlanması önemlidir. Motor arızası altında bir İHA'nın etkin kontrolü,
arızanın İHA'nın kontrol edilemez hale gelmesine neden olmadan önce derhal tespit
edilmesini ve ardından sistemin stabilize edilmesini ve kontrol edilmesini içerir.
Bu araştırmanın amacı, motor arızası senaryolarında İHA'ları kontrol etmek ve
planlamak için regresyon ve sınıflandırmada Yapay Zekanın (AI) gelişmiş
yeteneklerini kullanmaktır. Bu araştırma, YZ tabanlı algoritmaları gerçek dünya
uygulamalarıyla bütünleştirerek teorik araştırmanın ötesine geçmektedir. Geliştirilen
algoritmalar donanım üzerinde titizlikle test edilecek ve gerçek uçuş senaryoları
aracılığıyla doğrulanarak pratik uygunlukları ve güvenilirlikleri sağlanacaktır.
Bu projenin etkisi, ulaşım, kargo teslimatı, arama ve kurtarma, afet yönetimi ve
güvenlik gibi uygulamalar için İHA'lara, özellikle de çoklu rotorlara artan bağımlılıkla
ilişkili kritik zorlukların ele alınmasında yatmaktadır. Kentsel alanlara yaygın
entegrasyonları kaçınılmaz hale geldikçe, bu proje bu ortamlardaki operasyonel
riskleri ve maliyetleri azaltarak İHA operasyonlarını geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu
çalışma, hem insanlar hem de mülkler için uçuş güvenliğini artırarak, İHA'ların
güvenilir ve emniyetli bir şekilde konuşlandırılmasına katkıda bulunmakta, halkın
güvenini artırmakta ve kentsel uygulamalarda daha geniş bir şekilde benimsenmesini
sağlamaktadır
TÜBİTAK listesi için: https://tubitak.gov.tr/tr/duyuru/tubitak-ardeb-1001-programi-
2025-yili-1-donem-degerlendirme-sonuclari-aciklandi