Özellikle seçimlerden hemen sonra nerede ise her partide ama daha çok kaybeden siyasi partilerde başlayan “istifa mekanizması” beraberinde fazla olmasa da hatırı sayılır bir miktarda “küskünler ordusu” oluşturuyor.

Küskünler ordusunu sadece siyasi arenada değerlendirmek yanlış olur ancak siyaset yolu ile tüm ülkeye topluma malolmuş yada bölgelerinde tanınan bilinen insanların istifası gözlerin bir anda siyasete yönelmesine vesile oluyor.

Küsmenin pek çok anlamı olmasına rağmen daha çok bulunduğu yeri terk etmek yada bulunduğu pozisyondan vazgeçmek gibi hayatımızın her alanında daha çok gördüğümüz gitmeler olarak değerlendiriliyor.

Bizim bu yaşımıza kadar kaç kere küstüğümüzün kaç kere “Sevmek bazen vazgeçmektir” diyerek bulunduğumuz mevzileri terk ettiğimizin haddi var hesabı yok.

Daha çok “kendisine küsmek” olarak değerlendirdiğimiz bu gitmelerin sonrasında muhatabına yüklenilen olağanüstü suçlamalar dünde vardı bugünde var yarında olacak.

Normal şartlarda küsmenin son derece insani bir duygu olduğu, küsen bir tarafa karşı tarafın yani küstürenlerin neden bu gerekçeyi hazırladıklarını kolay kolay hiç kimse araştırmaz yada araştırmanın kendisine yük getireceğini bildiğinden asla uğraşmaz.

Düşündüklerimizin hayata geçmemesi sonrasında beklentiye girdiğimiz ancak bir türlü neticeye gidemediğimiz için son çare olan küsmenin limanına sığındığımız an ortaya cevaplandırılması gereken “Küsmenin bedeli nedir?” sorusu geliyor.

Bu yazıyı kaleme almadan birkaç gün önce  konu ile ilgili uzman bir dostumuza “Karşıma otur ve bize küsmenin bedelinin ne olacağını anlat” ricasında bulunmuştuk.

Konusunda uzman arkadaşımız sanki bizim kendisine yönelteceğimiz soruyu hissetmiş olmalı ki başladı anlatmaya.

Küsmeyi alışkanlık haline getiren kişiler bu davranışlarıyla aslında farkında olmadan bir “kendini soyutlama yolculuğuna” çıkarlar.

Bu soyutlama zamanla kişinin kendisi için yıkıcı bir hale gelir. Çünkü kişilerin bu davranışı sadece küskünlük yaşadığı belirli bir kişiyle sınırlı kalmaz; sosyal çevresindeki tüm diğer insanlara da sirayet eder.

Zamanla çevresindeki herkesi; arkadaşlarını, iş arkadaşlarını, eşini, akrabalarını, çocuklarını, dostlarını, hemen hemen herkesi küsme davranışıyla sınar, taleplerini küsme davranışıyla karşılamayı bir kestirme yol” olarak kullanmaya başlar.

Bunun sonucunda da yalnızlık başlar.

Yani üzüntü ve öfkenin pasif-agresif dışa vurumu sonucunda ortaya çıkan küsme davranışıyla kişiler aslında farkında bile olmadan diğerlerini değil, kendilerini cezalandırmış olurlar.

Kişiler öfkeleriyle (veya ihtiyaçları karşılanmadığında ortaya çıkan bir olumsuz bir duyguyla) baş etmeyi başaramadığı sürece küsme davranışına başvurmaya devam edeceklerdir.

Küsmeyi bir silah gibi kullanmaya alışan kişiler, karşılaştıkları bir çatışmayı çözme konusunda etkili iletişim becerileri kullanmak yerine isteklerini pasif-agresif yöntemlere başvurarak elde etme yolunu seçmekte ısrar ettikleri sürece, bu tür durumlar baş gösterdiğinde kişi kendini mağdur veya kurban olarak görmeye, dolayısıyla da etrafındakileri suçlamaya yönelir.

Bu da karşısındakini tersleyerek, somurtarak, küserek, susarak, yok sayarak, trip atarak, karşısındaki kişiye konuşma fırsatı vermeden ortamı terk ederek ya da umursamıyormuş gibi davranarak küskünlüğünü sergilemesine yol açar.

Sonuç olarak bu durum bir kısır döngü halini alır ve durmadan kendini tekrarladığı için de kişi bu davranışla aslında en çok kendine zarar verir. Yani küsme huyunun bedeli genellikle yalnızlık ve mutsuzluktur.

Uzman dostum bu kadar açıklamanın tamamını birden sıralayınca kendisine “-Yahu arkadaş sen kelimenin tam anlamı ile beni anlatıyorsun, Sen anlattıkça ben kendi kendime “Yüksel Ercan, sen farkında olmadan neler yapmışsın” diye düşünmeye başladım, keşke senin bilgine başvurmasaydım ne güzel kendi dünyamda yuvarlanıp gidiyordum, şimdi işin yoksa geçmişe sünger çek şartlar ne olursa olsun kimseye küsmeden yaşa” diye var olan tüm itirazlarımızı sıraladık.

Uzman dostumuzun bize cevabı “Sen sordun bende sana cevap verdim bedava danışmanlık yaptım, üstüne üstlük birde hayatını olumlu yönde değiştirecek fikirlere sahip oldun, şimdi kalk bana lezzetli bir pilavüstü döner söyle yoksa ben sana küseceğim” dedi.

Neticede “Küsmek nedir” sorusunun bize maliyeti şişkin bir hesap oldu.

Anladık ki küsmenin maliyeti her alanda ağır oluyor.

banner69
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner27

banner71

banner76

banner171

banner5

banner70

banner75